Yasadigim Ulke Maceralarim
Turizm otelcilik mezunuyum ve esimle otelde stajer olarak calisirken vede hala ogrenciyken tanismistim, her Ne kadar aneyyy yabanci bundan ne arkadas nede erkek arkadasi olur derken, ilerleyen gunlerde himmm bu cocuk fena degilmis deyip iliskimiz ilerledi esimle. Beraber 3 yilik Turkiye calismamizdan sonra Kahire Ramesis Hilton’a transferimiz cikti:
Kahire, Misir
Esim benden once gitmisti Kahire’ye ve bende 1 ay sonra ardindan gittim, ilk Havalimanina geldigimde zaten olaylarim basladi, hem 19 yasinda olmam hemde hayata ulke disi seyahatime ilk defa cikmamdan dolayi belkide fazla dik kafaliydim, simdi dusundukce guluyorum kendi kendime,’Kiz sen ne yaptin?’ diye.J
Once pasaport kontrolune girdigimde pasaportaki gorevli ‘Disarda Bekle’ dedi, bende ‘Niyeyiymis?’ dedim oda bana donup demesinmi: ‘Cunku sen Turksun!’ dedi, ama birden Milliyetcilik duygularim kaparmis cok sinirlenmistim ‘Niye Turk oldugum icinmi disarda bekliyorum?’ diye sordugumda gorevli bana dik dik bakinca, ‘bence sen sakin olsan iyi olacak gibime geliyor dedim kendi kendim’e, ama neyseki sadece ben degilmisim, diger Turk olan butun yolculari extradan guvenlik kontolu yapmak icin bekletiyorlarmis. Malum 55 milyondan cika cika biri Turk vatandasimiz cikar vede Misira kokain kacakciligi yapar ve adimizda kotuye cikar, iste boylede butun Turk yolcular guvenlik kontrollerinden gecerdi! Biz beklerken birde bavullarimizin gectigini gordum ama alamiyorduk cunki kontrollerin obur tarafindaydik vede havaalani oyle biryerdeki sanki bizim bavullar calinacak cirpilacak diye dusunurken beyaz uniformali birini buldum ki; Misirli adamlar biraz irice olurlar, Uniformali adama donerek dedimki (adam en az 2 metre ben 1cm64) ve o halimle adama parmak gosterekten ‘bana bakin orda bavullarim gidiyor bir kaybolsun size sorarim’ dedim. ‘Heygidi gunler hey, nerden buluyorsun bu gucude bu adamla boyle konusyorsun’ simdi dusunuyorumda, genclik cesareti demek, Adamda ‘okey madam, okey no problem’ dedi, ama ilk pasaport islemlerini bitiren ben olmustum, bavullarimi aliktan sonra disardaki cama yapisik vaziyette bekleyen kocama kavustum.
Aman Alahim oda ne! Havaalanin dan cikinca, eskipuslu arabalar, hava cok sicak, nefes alamiyorum gibi oldum. Neyseki 25 dakikalik bir yolculuktan sonra Nil Nehri kenarina kurulmus ve unlu Misir muzesinin onunde olan 39 katli, onumuzdeki 1,5 yilimizi gecirecegimiz Kahirenin ilk 5 yildizli oteli Ramesis Hiltona geldik. Biz 1,5 yil boyunca otelin 18 ci katinda Nil Nehrine bakan bir suit te yasadik, icerden bakildiginda o muhtesem goruntuye aldanmamak gerekiyordu cunki bir balkonu acmaya kalk hemen kapatmak zorunda kaliyorduk, cunki arabalarin 24 saat durmakzizin suren Korna seslerinden, hava kirliliginden ve sicakligindan birden kendinizi cehennemde buluveriyordunuz.
Disarida insanlar yarisi beyaz, yarisi acik mavili disdaslar gezerken, yarisi da normal bizler gibi giyiniyorlardi. Bayanlar dersen oda oyle yarisi normal yarisi kara peceli ve basi bagli 1 ton agirliginda; benim 1 sene boyunca kullanacagim makyajlar kullaniyorlardi. Tirnaklar uzun, ojeli vede basi bagli, ama bana Ramazanda dini ogretmeye calisan kadinlarda doluydu. Misir’in 90% nerden baksan Turktu, kime sorsan ya Anneanne’si ya Dedesi yada Babaannesi Turktu, vede gurur duyuyorlardi, bazen benim Turk olduguma bile inanmiyorlardi o ayri mesele ben kesin misirliymisim, hani TurktunuzJ.
Alisveris ise bir alemdi Misirda, hele Baazarlarina gidersen o ayri bir heyecan ve maceraydi, ben o kadar ilgi cekmiyordum elbet Akdeniz insani gorunumlu oldugum icin, Ama esimi yanimda goturursem bir aliyordum ki basima belayi, ‘Turist Turist Bloody Turist’!!!!!! Unlu Misir Baazarlari, muhavazakar giyinip gidilmesi gereken yerlerdendi ama simdi degistimi bilmem, devamli seni rahatasiz eden saticilar, dukkanlarina cagiranlar vs, her alisverisindede fiyatinizin 50% altina gitmeyide unutmamak gerekti tabi. Ama buyuk alisveris merkezleride vardi elbet, eger biraz havakirliliginden, gurultuden, saticilardan, taxicilerden kurtulmak istiyorsak vede klimali yerlerde oturmak istersek Mall’lara gidiyorduk..
Araba kullanmaya bile cesaret edemedigimiz icin heryere Taxi ile giderdik. Esimle seyahat ettigimizde hep Taksi soforuyle kavgali gecerdi butun yolculuklarimiz nede olsa Turistiz ya fiyatlar ucardi, Taksideki kilometreler calismazdi ve kafadan bir para isterlerdi hep. Bizde artik ogrenmistik nereye gitsek 2 pound’du. Parayi katlar katlar taxi’den cikip pencereden uzatip yurumeye baslardik, taxi soforu bazen begenmez aldigi parayi bazende sesini cikarmadan giderdi.
Diger cogu Arab ulkelerinde oldugu gibi Cuma gunleri tatil di burdada. Oglen namazlarinda cami onune serilmis halilar kapatilan yollari cok normaldi, gelip gecen soyle namaza duruverir kilardi namazini, sabah baslayan vaazlari oglen vakti namazinin bitisine kadar avaz avaz bagirirdi heryerde. 30% nufusu ise aslinda Ortatoxtu Kahirenin ve kendilerine gore bolgeleri vardi ve ortodox kiliseside vardi elbet, ortodoxlar belli bolgelerde yasar, herkes birbirini bilirdi.
Ama Misirin Tarihsel bir guzeliklerini kim unutabilirki, ne kadarda pis, hava kirliligi bol olan, gurultulu bir sehir olsada her yerde bir tarih fiskiriyordu tabi, hele o aksam ustu gunesin batisindan kendi odamdan bile piramitleri gorebiliyordum. Piramitleri gezimiz baska bir hikaye idi zaten:
Bir hafta sonu pirmitleri ziyaret etmeye kalktik, 15 dakikalik bir taksi yolculugundan sonra, gezmek icin bir at ve bir deve kiraladik: ben esime ‘Ben ata bindim ati ben alayim sende deveye bin’ dedim, giderken bir sorun yoktu, zaten hayvanlarin sahipleri yularlarini cekiyordu onumuzde: neyse orda gezinen rehberler var zaten seyyar saticilar gibi bir 5 dollar veriyorsun sana rehberlik yapiyorlar, rehber kiraladiktan sonra, bir pramitin icine girdik bende urperti coktu, ellerimizde ciralar zaten bir arkama bakiyorum bir onume: dehset gecen dakikardan sonra sonunda disari ciktik ama mimarisi akilermez birseydi, sonra geri gelirken ben atin ustunde esimde deve’yi aldi yine, yolun yarisina tam gelmistik ki onumuzde gecen iki at, yaris yapiyorlardi benim atta bunlarin arkasindan takilmaz mi: haydaaaaa ‘stop’ diyorum yulari cekiyorum yok olmuyor bizim Turk usulu CUSSS diyorum yok at anlamiyor, benim at bu atlarin arkasindan coller dogru uzaklasiyordu, ben dayanamadim artik attan atliyacaktim baska carem yoktu yoksa onca geri nasil donerdim, fazla uzaklasmadan kendimi attan attim, ve sonunda geri yurumeye basladim ve esim deve ile yanima geldi beni aldilar ve geri donerken at yanimiza gelmisti, at bana gelip kanayan bacagima egilerekten sanki ozurdiliyordu ammaa yok ben onu affetmedim cok kotu dusmustum cunku.
Yasadigimiz sure icinde TABA yada gitmistik, gezilerimiz arasinda bunun yeri cok farkliydi cunki kizil denizin en kosesinde bulunan Taba da; yan taraf Israil Eliat, onun yani Aqaba Urdun ve karsi tarafta ise Sudi Arabistandi vede ben Misirdan bakiyordum, aksamlari bu 4 ulkeyide ayni anda gorebiliyorsunuz.
Taki esim bir oglen eve gelip Jakarta Endonezya dan is teklifi var sen nedersin? diyese kadar, Misir maceramiz burda sona eriyordu cunki bizimkisi Endonezya ve Asya tecrubesi kazanmak icin cok heyecanliydi, ee cocukta olmayinca evet dedik ve hazirliklrimiza basladik.
Ama en zoruda, tanistigimiz onca arkadas ve calistigimiz is yerindeki arkadaslar benim son bir yildir okulda calistigim ogrencilerimden ayrilacaktim! Ev adreslerimiz, telefon numaralarimizi birbirimize verildikten ve son farewell partimizi yaptiktan sonra Misirdan ayrilarak Endonezya yolculugumuza ciktik, bizi tam tamina 27 saat, ve 2 transit sehir vede 2 stop over bekliyorduJ Buda bizim seyahatlerimizin sadece baslangici idi.
Derya Lount
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder